6 Şubat depremi bir kez daha göstermiştir ki bu tür felaketler karşısında “sihirli değnek” iletişimin gücü”. Çünkü, olağanüstü şartların çalkantısında kamuoyunun beklentisini karşılamak için kamu, özel sektör ve sivil toplumun iletişim performansı çok belirleyici. Başta dezenformasyon olmak üzere koordinasyon ve dayanışma ruhunu olumsuz etkileyecek alanlardan kurtulmanın yolu “olması gereken iletişim performansını” yönetmekten geçiyor. 1999 Marmara depreminden bu yana yerinde saydığımıza tanık olduğumuz bu süreç içinde akılda tutulması gereken hususların şunlar olduğunu düşünüyorum; zamana karşı yarış içinde doğru bilginin “doğru” paydaşlarla “doğru” iletişim araçları ile buluşması gözden kaçırılmamalı. Liderliğin ne kadar önemli olduğunu “Ahbap” örneğinde yaşıyoruz. “Hesap verilebilirlik” hiçbir zaman olmadığı kadar bir değer olarak öne çıkıyor bu ortamlarda. Kamuoyunun sabırsızlığı belli bir vade sonunda çıkacak bağımsız raporlara tahammül edemeyebilir. Günlük hesap verebilirliğin araçları keşfedilmeli, paylaşılmalı. Etik ve adil olunduğu, şeffaflığın bir yaşam tarzı olduğu ancak böyle ortamlarda net olarak algılanır. En önemlisi, bu tür felaketler toplumun değerlerini test eder. “Sahici” olanlarla yaralar sarılır!
top of page
bottom of page
Comments