top of page
Fikri TÜRKEL

2025 yılına girerken alışveriş sektörü ne durumda?


Alışveriş sektöründe işleri bir kelimeyle anlatmak istersek “iyi”; iki kelimeyle anlatmak istersek “iyi değil”… Rahmetli Süleyman Demirel’in bu sözü, geçen hafta katıldığım Alışveriş Ekonomisi Zirvesi’nin bir nevi mottosu oldu. Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği tarafından her yıl düzenlenen “AYD Alışveriş Ekonomisi Zirvesi”ne AVM yatırımcıları, merkez yöneticileri, perakendeciler, AVM yöneticileri ve sektöre destek veren firmaları bir araya geliyor ve meramını dile getiriyorlar. Toplantı boyunca tuttuğum notları bir makale ile paylaşmak istedim.


Bütün sektörlerde olduğu gibi alışveriş sektöründe de hızlı bir dönüşüm yaşanıyor. Doğru anlatımla; Türkiye’de alışveriş sektörü, tüketici davranışlarındaki değişim, dijitalleşme ve ekonomik dalgalanmalarla şekillenen dinamik bir yapı sergiliyor. Alışveriş merkezleri, perakende sektörü, e-ticaret ve yeni nesil tüketici beklentileri, bu yapının temel bileşenleri olarak öne çıkıyor. Haliyle, AVM işletmecileri ile markalar, markalar ile tüketiciler ve bütün paydaşlar ile kamusal düzenlemeler arasındaki sorunlar da gündemdeki yerini alıyor…


Müşteri profilleri ve tüketici davranışları

Türkiye’deki müşteri segmentasyonu, sektörel stratejilerin belirlenmesinde kritik bir rol oynuyor. Araştırmalar, altı temel müşteri profilinin öne çıktığını gösteriyor:

1.Deneyim Kaşifleri (%34): Duygusal bağ kurmayı önceliklendiren ve deneyim odaklı hizmetlere açık bir müşteri kitlesi.

2.Marifetli Muhafazakârlar (%30): İşlevselliği ve bilgiye dayalı kararları önemseyen, manipüle edilmeye kapalı bir grup.

3.Evhamlı Simyacılar (%19): Yeniliklere mesafeli ancak değer temelli dönüşüm arayışında olan müşteriler.

4.Hedonistler (%8): Maddi kaygılardan bağımsız olarak yaşamdan keyif alma önceliği taşıyan tüketiciler.

5.Teknolojik Çokbilmişler (%5): Teknolojik gelişmelere hakim ve bu alanda fark yaratma hedefinde olan bireyler.

6.Sofistike Bilgeler (%5): Zarafet, denge ve hayatın farklı boyutlarını harmanlama becerisiyle öne çıkan bir grup.


Bu profiller, Türkiye’nin ekonomik ve kültürel çeşitliliğini yansıtarak, markaların pazarlama stratejilerini geniş bir yelpazede uyarlamasını gerektiriyor. Özellikle “Deneyim Kaşifleri” ve “Marifetli Muhafazakârlar,” pazarın en geniş segmentlerini oluşturuyor.


Tüketici deneyimleri

Tüketici deneyimi, markaların rekabet avantajı elde etmesi için giderek daha önemli hale geliyor. Ancak araştırmalar, Türkiye’de markaların sadece %34’ünün müşteri yolculuğunu haritaladığını ve bu potansiyeli tam anlamıyla değerlendiremediğini ortaya koyuyor. Bazı kritik veriler şunlar:

•Olumlu deneyimlerin etkisi: Tüketicilerin %72’si, olumlu deneyimlerini çevrelerindeki 6 veya daha fazla kişiyle paylaşıyor.

•Deneyim için ödeme isteği: Tüketicilerin %55’i iyi bir deneyim için daha fazla ödeme yapmayı kabul ediyor.

•Kayıpların önlenebilirliği: Müşteri kayıplarının %11’i basit iyileştirmelerle önlenebilir.

Bu veriler, markaların müşteri yolculuğunu daha iyi anlaması ve optimize etmesi gerektiğini vurguluyor. Premium deneyim sunan markalar, bu yaklaşımı benimseyerek uzun vadede sadakat ve karlılık elde edebilir.


Ekonomik eğilimler

Türkiye’deki ekonomik belirsizlikler, alışveriş alışkanlıklarını derinden etkiliyor. Fiyat hassasiyeti giderek artarken, tüketiciler uygun fiyatlı alternatiflere yöneliyor. 2025’e dair tahminler, markaların fiyat odaklı müşterilere yönelik stratejiler geliştirmesi gerektiğini gösteriyor. Öne çıkan noktalar şunlardır:

•Fiyat hassasiyeti: 2023’te %65 olan fiyat odaklı tüketici oranı, 2024’te %66’ya yükseldi.

•İndirim ve kampanyalar: Tüketicilerin %84’ü, %50’ye varan indirimleri en cazip kampanya türü olarak değerlendiriyor.

Bununla birlikte, temel harcama kategorilerinde istikrar korunuyor. Örneğin, gıda ve içecek harcamaları düşük seviyede sabit kalırken, elektronik ürünlere olan talep düşüş gösteriyor. Bu durum, markaların tüketici ihtiyaçlarına yönelik daha esnek ve yenilikçi stratejiler benimsemesini zorunlu kılıyor.


Yeni hedef kitleler

Türkiye’nin yaşlanan nüfusu, tüketici profillerini ve pazarlama stratejilerini yeniden şekillendiriyor. Birkaç konuşmacı yaş konusuna özellikle değindi. Bundan böyle, “Yaşlı nüfus” Türkiye’nin gündeminde kalıcı olacak gibi görünüyor. Avrupa’daki yaşlılıktan daha kötü bir durum söz konusu. Çünkü orada yüksek gelir ve sermaye birikimi, yaşlılık sorununu tolere edebiliyor.

•Tek kişi haneler: Türkiye’de 5,2 milyon tek kişi hane bulunuyor ve bu sayı artmaya devam ediyor.

•Boşanmış anneler: Oranı %10,3’e yükseldi.

•Mikro aileler: %40,4’lük oranla en büyük segmenti oluşturuyor.

Bu demografik değişimler, bireyselleşen tüketici ihtiyaçlarını ve kişiselleştirilmiş hizmetlerin önemini artırıyor. Markaların, tek kişi haneler ve mikro aileler gibi yeni hedef kitlelere yönelik stratejiler geliştirmesi gerekiyor.


Teknolojik dönüşüm her yerde

Disruptive (ezber bozan) teknolojiler, sektördeki dönüşümün itici gücü olmaya devam ediyor. Bulut bilişim, yapay zekâ, blok zinciri ve nesnelerin interneti gibi yenilikler, markaların müşteri deneyimini yeniden tanımlamasını sağlıyor. Özellikle yapay zekâ tabanlı kişiselleştirme, tüketici memnuniyetini artırma potansiyeli taşıyor. 2025 yılına yönelik tahminler, teknolojinin alışveriş sektöründe belirleyici bir rol oynayacağını gösteriyor.


Stratejik öneriler:

1.Fiyat Odaklı Stratejiler: Ekonomik belirsizlikler göz önünde bulundurularak, fiyat-performans dengesi sunan kampanyalar geliştirilmelidir.

2.Kişiselleştirme: Teknoloji kullanılarak, bireysel müşteri ihtiyaçlarına özel çözümler sunulmalıdır.

3.Deneyim Yönetimi: Deneyim odaklı pazarlama stratejileri, müşteri bağlılığı ve memnuniyetini artırabilir.

4.Demografik Uyum: Yaşlanan nüfus ve değişen aile yapısı dikkate alınarak, hedef kitlenin ihtiyaçlarına yönelik ürün ve hizmetler geliştirilmelidir.

5.Teknolojik Yenilikler: Disruptive teknolojiler, operasyonel verimliliği artırmak ve müşteri deneyimini geliştirmek için etkin bir şekilde kullanılmalıdır.

Türkiye’de alışveriş sektörü, ekonomik belirsizliklere rağmen yenilikçi ve müşteri odaklı stratejilerle büyüme potansiyelini koruyor. Tüketici profillerindeki çeşitlilik, teknolojik dönüşüm ve demografik değişimler, sektördeki dönüşümün temel dinamikleri olarak öne çıkıyor. Markaların bu değişimlere adapte olarak, fiyat duyarlılığını ve deneyim odaklı yaklaşımları dengelemesi, rekabet avantajını artıracaktır. 2025’e doğru, teknoloji ve deneyimin şekillendirdiği yeni bir alışveriş ekosistemi bizi bekliyor.


留言


bottom of page